Bozkır ilçesi eski çağda İSAURA bölgesi içindeydi. Bölgenin adını taşıyan şehir şimdiki Bozkır ilçesidir. Daha sonra ilçenin kuzeydoğusuna yapılan büyük kaleye İSAURA NOVA (Yeni İsaura) denilince ilçeye LEONTOPOLİS ve sonra TRİS-MADEN adları verilmiştir. Son zamanlara kadar halk kasabaya SIRISTAT diyordu. Kelimenin gerçek söylenişi bilinmemekle beraber ilçe çevresindeki kurşun ve altın madenlerini işletmekte olan ustalara baş usta anlamına gelen “SER-ÜSTAD” dendiği için bu kelimeden esinlenerek söylendiği sanılmaktadır.
Selçuklular zamanında bölgenin hakimi bulunan ve Bozkır ilçesini fetheden BOZKIR Bey’den ilçenin BOZKIR adını aldığı bilinmektedir.Bozkır Bey’in hayatı hakkında elimizde detaylı bilgi yoktur.Yalnız halk arasında “Yazı Kolu” denilen ve ilçe etrafındaki köylerle Suğla Gölü arasındaki az engebeli bölgede ve kendisine ait Türk Boylarıyla burada oturduğu ve adını verdiği anlaşılmaktadır. İlçenin Çumra,Karaman ve Hadim’e komşu olan bölgesinde ise 15. ve 18. yüzyıllarda Belviran adlı bir ilçe bulunmaktaydı.Halk şimdi bu bölgeye “Dağ Kolu” adını vermiştir.
Osmanlı devrinde Bozkır idari bakımdan değişikler geçirmiştir.XV ve XVI. yüzyıllarda Yazı Kolu bölgesinde bazı topraklar Bozkır Bey ve çocuklarının elindeydi.Yine vergi defterlerinden anlaşıldığına göre aralarında tek bir Hıristiyan bulunmayan Bozkır Halkının büyük bir çoğunluğu çiftçilik,sayısı epeyce tutan bir kısmı da Sipahi ve Müsellim olarak devlet hizmetinde veya SEKBAN ve SARUCA adları ile Beylerbeyi ve Sancak Beylerinin yanlarında ücretle askerlik ederlerdi.
Yakın tarihimizde; Bozkır isyanları diye bilinen ve gerçeğinde “Bozkır’ da Zeynel Abidin İsyanları” denmesi daha doğru olan olayları organize eden kişiler, gerçekte Bozkırlı değillerdir. İsyanlarda lider olarak karşımıza çıkan Zeynel Abidin, Osmanlı Devletinin Bozkır ve Köylerinde halka dini bilgiler vermek üzere Hatip olarak görevlendirdiği insandır. Milli Mücadele sırasında Anadolu da meydana gelen birçok isyandan biri olan bu olaylar yabancı güçlerin kışkırtması ile Anadolu daki Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Cumhuriyete giden yoldaki hareketini engelleme gayretidir.
Bozkırda I. Ve II. Zeynel Abidin İsyanlarında ön planda olanlardan Delibaş Mehmet Konya’ nın İçeri Çumra nahiyesine bağlı Alibeyhüyüğü Köyünde Muhtar olduğu buraya da sonradan gelerek yerleşen Arnavut asıllı bir ailenin oğlu olduğu kayıtlardan anlaşılmaktadır. Hatip olan ve mesleği gereği insanları etkileyebilen Zeynel Abidin, eğitimsiz bir grup insanı etkilemiş ve İngiliz Ajanlarının da provokasyonu ile bölgede olaylar meydana gelmiştir. (EYLÜL-EKİM 1919) İsyanlar sırasında Kaymakam Demirasaf Bey, Askerlik Şube Reisi Binbaşı, Jandarma Komutanı Yüzbaşı ve 4 er şehit edilmiştir.Daha sonra isyanlar bölgeye sevk edilen Heyeti Temsiliye birlikleri tarafından bastırılmıştır. Zamanın şartları içerisinde gerek Osmanlı Devri gerek I. Dünya Harbi gerekse Milli Mücadelede Yemenden Çanakkele’ye kadar aile fertleri içerisinde pek çok şehit veren, Devletine ve Milletine canı ile bağlı olan, tarihin her devresinde fedakarlıktan kaçınmayan Bozkır İnsanı,Bozkır İsyanlarını tasvip etmemekte ve Cumhuriyete her zaman bağlı ve sahip çıkmaktadır.
Ayrıca Bozkır Tarihi Hakkında Daha Fazla Bilgi İçin Aşağıdaki Araştırmayı Okuyabilirsiniz..
BOZKIR İLÇESİ TARİHİ
Yakup İÇÖZ
Emekli Tarih/Sos.Bil. Öğretmeni
Bozkır, oldukça eski bir tarihe sahiptir. Bozkır ilçesi ve civarında bulunan eserlerden de anlaşılacağı üzere, kentin tarihini antik çağlara hatta; kent içindeki kule ve Hisar tepelerindeki kaya içine oyulmuş tek odalık evlerle bu tarihi ilk çağlara kadar götürmek mümkündür. Bu kaya evlerin yapılışı ve kullanılan teknik burada ileri bir medeniyetin varlığının kanıtı olmaktadır. Halk arasında "İki Delik" diye adlandırılan Hisar Tepesindeki çift kaya evinin hemen ,altında ilkçağ inanışlarında görülen tanrılara insan kurban edilen adak taşına benzer bir taşın bulunması; kent tarihinin daha yukarılara çıkabileceğinin kanıtıdır.
Bozkır, bölge olarak eski çağda İSAURİA bölgesi içindedir. Bizans (Roma) döneminde LEONTOPOLİS olan bugünkü şehrin güney doğusunda,daha sonra yeni İsauri denilen (İsauria Nova) büyük bir kale yapılmıştır. (Bugünkü adı Zengibar) kalede yirmiyedi adet kilisenin olduğuna bazı Bizans kaynaklarında rastlanmıştır. Kalenin bugün birkaç burca ayakta kalabilmiş, daha çok amatör define arayıcılarının tahribine uğramıştır. 'Büyük Selçuklu (Anadolu) Sultanı Alaaddin Keykubat Alaiye (Alanya) yi fethe giderken buradan geçtiği tahmin edilmektedir.(Çünkü Alanya'ya en kısa karayolu buradan geçmektedir. (162.5 km.)
Bölge ve çevresinde simli kurşun madeni işletildiği için kente Tiris-Maden, daha sonra çevre köyler maden filizlerini hayvanları ile kente getirirken Ser-Ustaya gidiyorum anlamına gelen Sırıstad demeye başlamışlardır. Bozkır adının ise bölgeyi fetheden Bozkır beyden geldiği anlaşılmıştır.(Türkler Anadolu'yu fethederken fethedilen yerlere genellikle o yerlerin fatihinin unvanını ad olarak vermişler dir.) Bozkır XVI.Yüzyıl ortalarından sonra (Karamanoğluları Beyliğinin ortadan kaldırılmasından sonra ) Osmanlıların eline geçmiştir. Daha önce Çelebi Sultan Mehmet'in Karamanoglu Beyi ile yaptığı anlaşmada kentin içinden geçen Çarşamba suyunun kuzeyi Osmanlılara,Güneyi de Karamanoğlu Beyliğine bırakılmıştır.
Bozkır'in Türk halkını Kınık boyuna mensup insanlar oluşturmakta olup, dağlık
kesimlerinde ise (Haydar Dağı çevresinde) varsak aşiretine mensup insanlar yaylacılık yapmaktadırlar. ( H.Nihal Atsız-F, Sümer)
XVI. Yüz Yıl sonlarında ilçeye Gelencan adlı bir beyin hakim olduğu anlaşılıyor. Osmanlı devrinde ise Bozkır, idari bakımından sürekli değişiklik geçirmiştir. XV ve XVI. Yüzyıllarda Bozkır'ın ovalık kesimlerinin (Yazıkolu tarafının ) Bozkır Beyin torunlarının eline olduğu bilinmektedir. Genel vergi defterlerinden anlaşıldığına göre bura halkının büyük çoğunluğunu Türkler oluşturmakta Hıristiyanlar azınlıkta kalmaktadırlar. Halkın büyük çoğunluğu çiftçilik yapmakta, sayısı bir hayli tutanlar da Sipahi ve Müsellim olarak devlet hizmetinde veya Seğmen ve Sarıca adları ile beylerbeyi veya Sancak Beylerinin yanlarında ücretli askerlik yapmakta idiler.
Kentin Hıristiyan halkı özellikle Kurtuluş Savaşından sonra kenti terk etmişlerdir.
Bozkır'da XVII. Yüzyılın ilk yarısında (1606-1612) Dereli Halil ve Bademli'li Hüseyin, İki Celali vergi düzenindeki bozukluğu bahane ederek ayaklanmışlar. Bozkır,Seydişehir, Beyşehir ve Şarkikaraağac'a kadar egemen olmuşlardır. Ancak bu isyancılar namlı Celali takipçisi
Kuyucu Murat Paşa'nın takibine uğrayarak yok edilmişlerdir. Celalilerin ayaklanmasının nedeni Bozkır gibi kırsal bir kesimden ağır vergi istemesidir. Hüsamettin Yazır (Amasya Tarihi) XVIII. Yüzyıl sonlarında simli kurşun madeninin işletilmesi ile birlikte yukarıda bahsettiğim SER-USTAYA sözcüğü daha sonra halkın ağzında SIRISTAT'a dönüşmüş,Cumhuriyet döneminde Bozkır ismi verilmiştir. (Bugün hala bazı köylerde SIRISTAT adı kullanılmaktadır.)
Cumhuriyet döneminde de Üçpınar kasabasında oturan Zeynel Abidin Hoca'nın kışkırtması ile dağ köyleri halkından bir kısım silahlı kimseler ayaklanarak (1920) kasabayı basmışlar. Kaymakam Demir Asaf Beyi, Jandarma yüzbaşısını ve bazı erleri şehit etmişlerdir.(Bunların şehit edildiği yere bugün halk arasında Kanlı Böğet - Kanlı Boğaz denilmektedir.) Bir kaç gün hükümete egemen olan isyancılar daha sonra Rafet Paşa kuvvetleri tarafından yakalanarak bugün şehrin meydanında bulunan çınar ağacına asılarak cezalarını çekmişlerdir. NOT: Şehit edilen Kaymakamın kızının oğluna bu ad (Çınar) verilmiştir.Kaymakamın torunu Çınar Batu'dan dinlediklerim)